Bakın “tembellik” demiyorum. Bir şeylere cesaret edememek olarak adlandıralım şimdilik biz o olguyu.
Belli bir yaşa gelmiş, kahvehane (eski adıyla “kıraathane” -keşke hep öyle kalsaymış-) köşelerinde aylaklık eden ve işsizlikten yakınanları anlamadım hiç. Durumumuz yoktu okumadım dersin tamam, okudum ama işime yaramıyor dersin ona da eyvallah. Peki hiç mi geleneksel bir işe ilgin olmadı, biraz beceri, biraz da zeka gerektiren uğraşın da mı yok? O zaman hangi işsizlikten yakınıyorsun? Biraz “armut piş ağzıma düş” olmuyor mu bu?
Şu koca evrende her işi yapan biri mutlaka var. Seinfeld’in hatırlayamadığım bir bölümünde Jerry’nin verdiği bir örnek hiç aklımdan çıkmıyor, hatırladığım kadarıyla alıntılıyorum;
Adamın biri, “Ben kanalizasyon işçisi olmalıyım.” diyor, “Biri bunu yapmalı!” ve ihtiyaç duyulduğunda o adama ulaşılıyor.
Aydınlatıcı gelmişti. Geçen gün Türk Ekonomi Bankası’nın YouTube kanalında bir videoya rastladım. Bir röportaj. Sokak mısırcısı ile mısırından kömürüne, kağıdından tuzuna her detayıyla işin gelirini giderini ele almışlar. Önce 2 dakika ayırıp aşağıdaki bu röportajı izlemenizi öneririm.
9140 TL gelir, 1640 TL gider. 7500 TL net kazanç. Bugün asgari ücret 804 TL.
Mısırcı abiden benim öğrendiğim şu; yeteneği, kazanç sağlayacak ilgisi veya uğraşı olmayan ve işsizlikten yakınanlar için de her daim bir alternatif mevcut.
Bugün, ayda bu kadar para kazanamayan nice üniversite mezunu var. Bana göre sadece biraz cesaret eksik olan. İşsizliğin artmasını da cesaretsizliğin bulaşıcı oluşuna verebiliriz.