2016 MacBook Pro, TouchBar barındıran ilk Mac olması sebebiyle özellikle benim için bir arzu nesnesiyken, 2018 MacBook Pro’nun görünür pek bir artısı olmasa da neden daha tercih edilebilir? Ya da almaya gerek var mı?
2016 MacBook Pro, Ekim ayında duyurulup bir-iki ay sonra da satışa çıkmış, özelleştirme ile 256 GB SSD’yi, 512’ye çıkardığımızdan dolayı biraz gecikmeli olarak -yanlış hatırlamıyorsam- Ocak ayında (2017) elime geçmişti.
Kullanmaya başlar başlamaz hayran olduğum bir aletti. Uzun zamandır da Apple ekosistemine aşina olduğum ve hemen hemen her ürününü kullandığım için kısa sürede alışmıştım. Daha önce MacBook olmasa da farklı Mac’ler kullanmıştım ama Mac notebook bir başkaymış, onu görmüş oldum.
Fotoğrafta solda MacBook Pro 2018 15″ Uzay Grisi, sağda ise MacBook Pro 2016 15″ Gümüş renk olan versiyon bulunuyor, her ikisi de TouchBar’lı versiyon. (15″ versiyonlarda TouchBar’sız alternatif hiç olmamış olabilir, emin değilim.)
En yoğun kullandığım, büyük dosya boyutlarında yüksek performans gerektiren uygulamaların kısa bir listesi:
- Adobe Creative Cloud ürünleri (Photoshop, XD, Illustrator, Dreamweaver, nadiren After Effects)
- Sketch ile birlikte Avocode, Zeplin ve türevleri
- Trello, Slack, Github gibi -görece daha az performans gerektiren- uygulamalar
- Sürekli açık olan iTunes gibi yerleşik birkaç Mac OS uygulaması
Genelde kullandığım uygulamalar bunlar, neredeyse hiç güç harcamayan ve nadiren kullanmak gereken diğer yardımcı uygulamalara değinmeye gerek duymadım. FileZilla gibi.
Geçtiğimiz haftaya kadar 2016 model MacBook Pro’yu kullanıyordum ve performansından çok memnundum, hiçbir şikayetim yoktu, büyük dosya boyutlarında da çok az bekliyordum, zaten stabil bir işletim sistemine sahip olduğu, yükü güzel absorbe ettiği ve gücü iyi yönettiği için şikayetim yoktu.
Bu hafta başında 2018 model MacBook Pro’ya geçince, zaten memnun olduğum performans canavarı bilgisayar, şahlanmış gibi oldu. 4 gündür kullanıyorum yenisini ve oldukça memnunum.
Yukarıda adı geçen uygulamalardan sadece After Effects’i kullanmadım bu süre boyunca, onunla ilgili de bir video inceleme izledim YouTube’da. İncelemede görüldüğü kadarıyla, o da tatmin edici düzeyde iyileşmiş görünüyor.
Yeni bilgisayarın öncekinden farklı olan bir özelliği de görsellerde görebileceğiniz üzere rengi. Koyu renk kasaya geçince, Mac OS’in de koyu temasını kullanmaya başladım, başta hem cihazın rengini hem de tema rengini garipsesem de alışmam 1-2 gün aldı. Şu anda görüntüsünden de çok memnunum.
Sonuç olarak, eğer bir 2016 model MacBook Pro’nuz varsa almaya değer mi ya da yoksa bile 2018 model bir MacBook Pro mu almalısınız?
Çok gerek yok, en azından benim gibi bir arayüz tasarımcısı iseniz gerek yok. Çok fazla render’lık işiniz varsa, 3D model veya video işleme için kullanacaksanız (taşınabilir olmak zorundaysa) değerlendirebilirsiniz.
Eğer şu sıralar alacaksanız, Apple fiyatları halen 1 Dolar = 7 TL olduğu için (geçen yılın ikinci yarısı yapılan yanlış Dolar fiyatı ön görüsü neticesinde yapılan güncellemesi sebebiyle) biraz daha beklemek -belki- yararınıza olabilir. Seçimlerden sonra Dolar yine yukarı yönlü fiyatlanırsa beklemeye gerek yok ama Dolar düşer veya sabit kalır ve Apple yeni bir lansman yaparsa fiyatlar düşecektir, bu kesin.
2016 model MacBook Pro, donanım yükseltmesi ile beraber (standart giriş modelinin SSD’si 512’ye çıkartılmıştı sadece) tam hatırlamamakla beraber 11-13 bin TL arasında bir fiyata sahipti. Şu anda Sahibinden.com gibi ikinci el ilan sitelerinde 9-10 bin TL civarı fiyatlarla bulunabiliyor.
Şu anda bu yazıyı yazdığım 2018 model MacBook Pro, bugün itibariyle (2.6 GHz 6 çekirdekli işlemci ve 512 GB depolama kapasitesine sahip üst modeli) 21,5 bin TL etikete sahip.
Bu cihazı alırsanız, unutmamanız gereken önemli bir detay da USB Type-C girişlere sahip olduğu. Yani sahip olduğunuz herhangi bir harici bileşeni bilgisayara takabilmek için dongle diye tabir edilen çevirici aparatlar satın almanız gerekiyor. Örneğin HDMI ve USB özelliğine sahip bir dönüştürücü 529 TL‘den satılıyor.
Özetle, çok da lazım değilse almayın. Lazımsa da bir daha düşünün. 😄